Yorucu ama keyifli bir hafta oldu benim için. SODA'nınyeni markalarla sözleşmeler imzaladığı, müşteri portföyünün zenginleştiği bir dönemdi. Bir ajansa yeni müşteriler gelmesi bana kalırsa oldukça heyecan verici bir süreç. Bunu, hayatına yeni birinin girmesi ve onu tanımanın getirdiği merak ve heyecana benzetiyorum. Sadece yeni bir markayı değil, onun bulunduğu sektörü ve çevresini de tanımaya başlıyorsun. Elbette, 20. yaşına giren bir ajans olarak içine girmediğimiz, rakip analizi yapmadığımız sektör pek kalmadı ama yine de her yeni müşteri, her yeni marka yeni bir macera demek.
Bu haftanın diğer bir heyecanı ise “ödül” oldu. Bizzat ben ödüllendirilmedim ama verdiğim webinarın ödüllü olması egoma iyi geldi! 😉 Şekerbank’ın YEP; "Yetiştirme Projesi" kapsamında hazırladığımız eğitim serisinin ilkini gerçekleştirdik. Kırka yakın öğrenci ve yeni mezunla birlikte kişisel gelişim üzerine konuştuk. Serinin ilk ayağında farkındalık ve kendini tanımaya odaklandık. Koçluk, takım koçluğu, fasilitatörlük ve eğitmenlik kariyerimde en keyif aldığım anlar, gençlerle birlikte bir şeyler yaptığımız projeler oluyor.
Webinar arasında sevgili İsmail Bey ile sohbet ederken yine aynı noktaya geldik: Aslında bu eğitimlerin kurumsal hayatta değil, lisedeyken, en geç üniversitede verilmesi gerektiğini konuştuk. Kendini tanımak, ne istediğini bulmak ve güçlenmek üzerine bir eğitim sistemimizin olmadığı malum. Eğer şanslıysak, yolda öğreniyoruz ve genellikle kırklı yaşlarımızda bu farkındalık kazanılmaya başlanıyor.
Haftanın Parçası: Working Class Hero
Bu haftanın parçası bir John Lennon klasiği olsun istedim: Working Class Hero. Seçimimin bu haftaki yoğun çalışma temposuyla doğrudan bir ilgisi yok. LinkedIn’de sevgili Fırat Yıldız’ın Madame Martha çatısı altında hazırladığı bir sosyal sorumluluk projesine denk geldim. Working Class Hero şarkısına hazırladıkları videoya tabir-i caizse bayıldım. Şarkının sözleri zaten hep kafamın bir köşesinde dönerken, parçayı blogumda da yazmak istedim, şimdi bültene de ekliyorum.
Projeyi kendi kelimeleriyle özetlemek gerekirse: Madam Martha & Dat Film London, bu yapımda, Dünya’ya göç eden ancak en alt sınıf işçilere dönüşen uzaylıların hikâyesini anlatıyor. Bu dünya dışı işçiler, asgari ücretin altında maaş alıyor, günde 14 saat çalışıyor, sistematik ayrımcılığa maruz kalıyor ve temel haklardan yoksun bırakılıyor. Ekonomimiz onların emeğine bağımlı olmasına rağmen, insanlık onlara kapılarını kapatıyor. Tanıdık geliyor mu?"
Bu anlatı ve şarkının birlikteliği gerçekten etkileyici.
Zihnimizdeki Sabotörlerle Yüzleşmek
Beynimizde sürekli konuşan bir ses var—bazen bizi cesaretlendiren, bazen ise bizi sınırlandıran ve hatta sabote eden bir ses… İşte Shirzad Chamine’in Positive Intelligence (PQ) modeli tam da bu içsel sabotörlerle nasıl başa çıkabileceğimizi anlatıyor.
PQ eğitimini aldığım dönemde, bu modelin hem bireysel farkındalık hem de liderlik gelişimi için ne kadar güçlü bir araç olduğunu fark etmiştim. Zamanla gördüm ki, zihnimdeki sabotörleri ne kadar iyi tanırsam, onlarla başa çıkmam da o kadar kolaylaşıyor.
Şekerbank için öğrencilere yönelik hazırladığım kişisel gelişim eğitiminde de bu konuyu işledim ve Chamine’in sabotörler videosunu kullandım. Çünkü kariyerlerinin başında olan öğrencilerin, içsel eleştirmenlerini tanıyıp yönetmeleri büyük bir fark yaratabilir. Hepimiz, farkında olmadan kendi ilerleyişimizi zorlaştıran düşünce kalıplarına sahibiz. Kontrolcü, Mükemmeliyetçi, Onay Arayan, Kurban gibi sabotörler, bazen bizi motive ediyor gibi görünse de aslında zihnimizi tüketiyor.
Benim için PQ’nun en değerli yanlarından biri, bu farkındalığın sürekli gelişen bir süreç olması. Her yıl bir kez Sabotörler Envanterini yaparak hangi sabotörlerimin öne çıktığını ve hangilerinin gerilediğini gözlemlemeyi seviyorum. Zihnimdeki sabotörlerin dönüşümünü izlemek, kendi gelişimimi takip etmenin farklı bir yolu oldu.
Eğer kendi iç sesinizi daha yakından tanımak ve hangi sabotörlerin sizi etkilediğini görmek isterseniz, Shirzad Chamine’in bu videosunu izlemenizi öneririm
Haftanın Sözü
Bu hafta seçtiğim alıntı da sabotörler ve zihinsel farkındalık temasıyla uyumlu olsun:
"Between stimulus and response there is a space. In that space is our power to choose our response. In our response lies our growth and our freedom."
"Uyarıcı ve tepki arasında bir boşluk vardır. O boşlukta, nasıl tepki vereceğimizi seçme gücümüz yatar. Verdiğimiz tepkinin içinde ise büyüme ve özgürlüğümüz bulunur."
— Viktor E. Frankl
Keyifli bir cuma; şahane bir hafta sonu olsun; haftaya görüşmek üzere.